Başlıklar
Arıcılık Nedir?,Genel Anlamda Bir Hastalıktır,İnsan Saglığına Önem veren Doğa Dostu İnsan Dostu Bir Meslektir,Arıcılıkla Uğraşan İnsanlar Hayvanlara,İnsanlara ve en önemlisi hiç bir Canlıya Zarar veremez.
ARı topluluğu ,İşçi Arılar,erkek Arı ve Koloni Geleceğini teminat Altına Alan Ana Arı
Arıcılığı Herkes Yapabilir,İster Hobi Amaçlı Bahcenize ,Köyünüze Hatta Balkonunuzda Bile Arı Besleyebilir ve İnsan Sağlığı na Cok Buyuk Faydaları Olan Arı Ürünlerini kendiniz üretip Tüketebilirsiniz.
Genel anlamda arıcılık; arı ürünleri elde etmek amacıyla, balarısı kolonisi edinme ve onu yönetme faaliyeti olarak tanımlanabilir. Balarısı kolonisini yönetebilme becerisine sahip kişiler de arıcı olarak adlandırılır.Meslek Standartları Kurumunun tanımına göre; Arıcı, kendi başına ve belirli bir süre içerisinde, arılı kovan hazırlama, ana arı, oğul arı ve arı ürünleri üretme, arı kolonisinin bakım, beslenme, arı ürünleri hasadı, arıcılık araç, gereç ve ekipmanlarının bakım ve onarım işlemlerini yapma bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.
Arıcı, işletmenin genel çalışma prensipleri doğrultusunda, araç, gereç ve ekipmanları etkin bir şekilde kullanarak, işçi sağlığı, iş güvenliği ve çevre koruma düzenlemelerine ve mesleğin verimlilik ve kalite gerekliliklerine uygun olarak, belirlenmiş görev ve işlemleri yerine getirir.
Balarısının yeryüzünde bulunuş zamanı modern insandan çok daha eski tarihlere dayanmaktadır. Bilimsel araştırmalara göre balarısının yaşı 25.000.000 yıl olarak tahmin edilmektedir. Modern insan Homosapiens’in yaşı ise yaklaşık olarak 100.000 yıldır.
İnsanoğlu yiyecek ihtiyacını doğadan toplayarak karşıladığı dönemde, balarısının doğal yuvalarından bal almayı öğrenmiştir.
İspanya’nın Bicorp Valencia kasabasında bulunan M.Ö. 7000 yıllarında yapıldığı tahmin edilen mağara resimlerinde arılarla çevrili bir kadın bal alırken görülmektedir.
İlk gezgin arıcılık M.Ö. 3000 yıllarında eski Mısır’da başlamıştır. Arıcılar arılarını Nil nehri üzerinde sallarla aşağı ve yukarı mısır arasında taşıyarak bal üretimlerini artırmıştır.
Arıcılık insanlık tarihinden beri kutsal sayılan bir meslektir. Arı ve arı ürünlerine bütün dinlerde itibar gösterilmiştir. Bu işle uğraşanlara çeşitli toplumlarda din adamlarına benzer ayrıcalıklar tanınmıştır.
Eski Mısır Medeniyetinden günümüze kalan birçok yazıtta arıcılığın o dönemlerde ne denli önemli bir uğraş olduğunu ortaya koyan resimler bulunmaktadır.
Yine eski çağlarda Hindistan’da kayalara çizilmiş bal toplayan insan resimleri bulunmuştur.
İnsanların ağaç kovuklarındaki arı kolonilerini imha etmeden, içerisindeki balın bir kısmını alıp, arıların ihtiyacı olan balı bırakmalarıyla birlikte, gerçek anlamda arıcılık faaliyeti başlamış oldu.
Zamanla doğal ağaç kovuklarındaki arıların ürettiği balların miktarı yetersiz gelmeye başlayınca, oyulmuş ağaç kütüklerinden yapay arı yuvaları oluşturulmaya başlandı.
Tarihi süreç içinde insanlar yaşadıkları coğrafyanın kendilerine sundukları imkânlardan yararlanarak çeşitli tipte arı kovanları yapmaya başladılar.
Ortadoğu’nun sıcak ve ormansız bölgelerinde büyük çömlekler arı kovanı olarak kullanıldı.
Diğer bölgelerde saman, hasır, kamış ya da ağaçtan yapılan çok değişik tipte ilkel arı kovanları yapıldı.
Yukarıda 14. yüzyılda Bağdatlı tıp bilgini İbn-i Butlan’ın Takvim es-sıhha isimli Şifalı Bitkilerle ilgili yazmış olduğu kitapta bulunan arıcılık resimleri görülmektedir.
16. yüzyıla kadar arıcılık bilgisinde büyük gelişmeler olmamış, arıcılık nesilden nesile aktarılan geleneksel bir uğraş olarak sürmüştür.
16. yüzyılda bilim ve teknolojideki gelişmelerle birlikte, arıcılık bilgisinde de önemli gelişmeler yaşanmaya başlanmıştır.
Bu dönemde arıcıların temel amacı, arılara zarar vermeden bal hasat etme yöntemlerini bulmaya çalışmak olmuştur.
Bunun için birçok denemeler yapılmış ekipmanlar geliştirilmeye çalışılmıştır.
Kışa güçlü girmeleri için kolonileri birleştirmek, kolonileri verim artışı için yönlendirmeye çalışmak gibi uygulamalar yapılmaya uğraşılmıştır.
1550 yılında mikroskobun bulunmasıyla birlikte o zamana kadar görülemeyen mikroorganizmaların ve organların büyütülerek görülmesi sağlanmıştır.
1609 yılında İngiliz Charles Butter ana arının dişi olduğunu bulmuş, bey arı olarak değil kraliçe arı olarak isimlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
1771 yılında ana arıların erkek arılarla kovan dışında ve havada uçarken çiftleştikleri keşfedilmiştir.
1600-1800 yılları arasında arıcılık konusunda bir çok araştırma ve geliştirme yapılmış, yeni teknikler bulunmuştur.
Üstten açılabilen çerçeveli kovanlar kullanılmaya başlanmış fakat arıcılığın bütün problemlerini çözecek kovan tipleri geliştirilememiştir.
Arılar, kovan içerisindeki petekleri ya da çerçeveleri kovan yan duvarlarına yapıştırdığı için, peteğe zarar vermeden koloni kontrolünün yapıldığı, tam anlamıyla kullanışlı bir çerçeve sistemi oluşturulamamıştır.
Bu yıllar içerisinde Yunanistan’da farklı tipte sepet kovanlar kullanılmaya başlanmıştır.
Kovanın üst tarafında 3 cm genişliğinde çıtalar yanyana dizilmiş, arılar bu çıtalara petek örmeye başlamıştır. Kovan duvarlarının eğimli olması sayesinde arıların petekleri yan duvarlara yapıştırmadığı gözlenmiştir.
Arıcılar bu sayede petekleri kovandan kolayca çıkartabilme olanağı bulmuştur.
Bu sistem günümüzde de halen yaygın olarak kullanılmaya devam etmektedir.
1851 yılında Amerikalı Lorenzo Langstroth arı boşluğunu keşfederek, 6-9 mm arasındaki boşluklara arının petek örmediğini farketmiştir.
Lorenzo Langstroth’un çerçeve üst çıtası ile kapak arasında, çerçeve yan çıtaları ile kovan duvarı arasında bu boşlukları bıraktığında arıların buraları birleştirmediğini keşfetmesiyle birlikte, çerçevelerin kovan içerisinde kolayca hareket edebileceği kovan sistemleri geliştirilmiştir.
1858 yılında ilk yapay petek arıcıların kullanımına sunulmuştur.
1865 yılında binbaşı Hruschka bal süzme makinesini keşfetmiştir.
1940′lı yıllarda yapay tohumlama tekniğinin uygulamaya başlanması ile birlikte ıslah ve genetik kaynakların korunması yönünde önemli gelişmeler sağlanmıştır.
Arıcılık Nedir? Sorusuna umarım cevap alabildiniz.
Türkiye’de arıcılık neredeyse her bölgede yapılan geleneksel bir tarım faaliyeti olup, bugün ülkenin bütün illerinde arıcılık yapılmaktadır.
Dört mevsimin yaşandığı Türkiye’ de farklı ekolojik koşullara kolaylıkla uyum sağlayan birçok arı ırk ve ekotipi ile yıl boyu nektar ve polen sağlayan oldukça zengin floral kaynaklar bulunmaktadır.
Türkiye’nin her bölgesinin kendine özgü çevre koşullarına sahip olması, buralarda çiçeklenme dönemlerinin farklı olması, daha fazla üretimi amaçlayan arıcılar için göçer arıcılık yapma nedenidir
Türkiye’ de koloni varlığının % 70–80’ ine sahip işletmeler kolonilerini gezdirerek üretim yaparken, toplam bal üretiminin, % 90’lık bölümünün bu işletmeler tarafından sağlandığı tahmin edilmektedir.
Ülkenin başta Akdeniz ve Kıyı Ege olmak üzere, ılıman yöreleri arıcılar için kolonilerini kışlatma, zengin nektar ve polen kaynağı sağlama ve erken gelen bahardan yararlanma gibi nedenlerle tercih edilmektedir.
Buna ek olarak ülkenin güney batısında çam ağaçlarının üzerinde oldukça güçlü basura kaynakları bulunmaktadır. Bu kaynak ülke bal üretiminin neredeyse üçte birini oluşturmaktadır.
Merhaba arı dostları biraz geç oldu yine dayanamadım yazma ihtiyacı duydum mümkünse bu kış aylarında arınıza müdahele etmeye çalışmayın ben usta arıcıları ayrı tutuyorum bu konuda meraklı yeni arıcı arkadaşlar her duyduğu uygulamaya kalkarsa bu soğuk veya yalancı bahar günleri gibi olan günlerde arılarınıza sonbaharda uygulayamadiklarınızla şimdi uygulamayı yapmak veya arıyı açip ana kontrolü vs yapmak risklidir .Zira arinizi yavrularla salkımda bozup üşütebilirsiniz az kadro kayıpları yaşarsınız kovan önlerindeki birer avuç arı ölümleri yaşlı tarlacı arilarin olduğunu unutmayın. Korkulacak bir durum yoktur. InşAllah normaldir bu havalarda yani günduz 5 gec- 1.2 veya + 2 sadece illaki vereceğiniz olursa tam ölçüsüyle sorup danışarak oksalik asit olsun dikkatlice kendinizi de koruyun diğer ilaçları sakın vermeyin böyle havalarda ama illaki derken az warroa da olsa ille de verin demiyorum gerekte görmüyorum . Dünyanın sonuda değildir, Ben hiç vermem kasımda verdimmi dahada vermem taaki mart sonuna nisana kadar ama sizede illede verin vermeyin demiyorum sadece uyarıyorum ana arı kışta pek serin yerlerde bölgelerde yavru atmayacağından warroa olsa da problem olamaz kadro size az görüne bilir korkmaya telâşa lüzum yoktur ,Zamanı geldimi ana yumurta atacaktır kadro az az gelişecektir baharla şurup warroa ilacı verilerek , kovan içi denge yavru bakım işci tarlacı gözetilerek gerekli destek verilecektir takipke birden etkin çözümle değil niye birden etkin çözümle değil dediğimi boş vakitte yazacagım inşAllah . Zamanla arilar dengeye girecektir yani kış kıyamet yağmurlu günde soğukta çamurda illede warroa ilacı kesin verilecek diye bir kanun u asla onaylamıyorum bu kesin sadece stok dar alan ve rutubet kontrolü nü yeterli görenlerdenim zamanı gelince zaten ilaçlar verilecektir bu aralar sıkça sorulan 1. Kek vereyimmi? 2. Surup verilirmi?Ve kovanımda havalandirma yok bir şey olurmu ?1. Arınız ılıman bölgedeyse yavru illaki vardır diyorum yavru demek stok demek ve poşetle koyu şurup bahar balı ve fondon diyorum ve kendi karmış olduğunuz kek diyorum .2 Şurup poşetle çerşevelerin üstüne bırakılıp gerekirse ince iğne ile iki üç yerinden batırılarak delinir fazlaya gerek yoktur arı kendi açıp kemirip açacaktır .Kovan havalandirmasında erken ilk baharla mart ayı sonu nisan başı aktarıp anında değiştirin kovanlarınızı hürmüzle temizleyiniz ve alttan havalandırma açınız kireç taş hastalıği yapabilir arınız saygılarımla az geç oldu ama bu gecelik bu kadar saygı ve sevgilerimle selâmlar
Türkiye’de arıcılık yerlerde. Hala varova. Sıkıntısı. Yavru çürüklüğü. Zayıf koloni dertleriyle. Yakınan binlerce. Arıcı var. Bu tür sıkıntıların yaşanmaması için. Arılarımızda yeterli miktarda hatta fazladan bal. Stoğu bırakmamız. Gerekiyor Son yıllarda. Hastalıkların ve zayıf kolonılerin. Çoğalmasında etkin rol oynayan Poleninde. Önemi büyük. Daha fazla kazanmak için. Arıyı ihtıyacı olan polenden mahrum bırakılıyor. Bir kovan arının Kışı. Sağlıklı bir şekılde atlatabilmesi için. En az 10 12 kg bal stoğu ve en az 1. Çıta. Polen stoğu olması. Gerekiyor Peki. Sizin arınızda. Kaç kg bal veya polen stoğu var